ingiltere vizesi alarak. ispanya da keza, gitmeyi düşünüyorsanız şengen geçmiyor.

Schengen vizesini İngiltere ve İrlanda kabul etmiyor ve bu gidişle asla kabul etmeyecekler.Yani hayır Schengen vizesi sizin için yeterli olmaz.Trenle geçiş yapmayı bırakın trene bindiğiniz an kontrol ediyorlar.Eğer vizeniz yoksa diğer durakta sizi postalıyorlar.Bu sorunu tabii ki İngiltereden vize alarak çözebilirsiniz.

İspanya'da gayet geçiyor schengen

ispanya da schengen geçer ama ingiltere için ayrıca uk vizesi alman lazım. öğrenciysen çok uğraştıracaklarını sanmam ama uzun bir interrail gezisi yapmıyorsan ingiltereyi pek tavsiye etmem çünkü yolda çok zaman harcarsınız.

ingiltere schengen bölgesine dahil değil, dolayısıyla olmuyor maalesef. ayrıca vize almanız lazım. prosedürü daha kolay olmasına rağmen ücreti schengen vizesinden fazla. bana sorarsanız değmez.

ispanya'da ise son 14 senedir geçiyor schengen.

yanlış hatırlamışım. ya ispanya ya portekiz ya da ikisi birden yeşil pasaporta da vize istiyor.

Alo Kanka hattı hizmeti varmış duyduğuma göre emniyetin, o hatta çalışmak isterdim.. ifsdş

hiç birinden memnun olmamakla birlikte, ehven-i şer olarak pasaport polislerini gösterebilirim. sanırım onları, eli yüzü düzgün, diksiyonu düzgün, oturup kalkmasını bilenler arasından seçiyorlar.

sanırım POMEM mwzunu olacaksınız ??
ben kurayla belli oluyor yada sizin niteliklerinize göre alan ataması yapılıyor iye bliyorum . ama eğer seçme şansınız var yada bunu bir şekilde yapablecekseniz başarılı olabileceğiniz ve ayrıcalığı olan alan istihbarattır , yine siz bllirsinz tabi ..
daha sevlen daha göz önünde olanlar hiç şüphesiz yunusla-şahinler ve bir de çocuk şube .. havaalanı gbi yerlerde de polisin güler yüzlü , temiz izami giyimli olanları ercih ediliyor ve oradaki polisler de sanki daha halk içinde ve o alıştığımız polisin asık suratlı imajından oldkça uzak ..
mesleğe çevik şube ve karakol dedğimiz merkezlerde masa başında çalışma vb. başlayan genç polisler bir süre sonra mesleğe aşlamadan önce hep şikayet ettikleri o abl-ablaları gibi davranmaya başlıyorlar .. e bu da hoş değil pek sanırım ..

hayırlı olsun şimdiden her erede çalışacaksanız ...

korumalar şubeyi tercih ederdim . Hem prestijli , hem de geliri iyiymiş.

polis olduktan sonra özel tim olun onlar sanki polis değilmiş gibi hem askerden hem sivilden saygı görür ayrıca elinizdeki m16 yla ya da kanasla dolaşırken siz de kendinizi rambo gibi hissedersiniz. tabi bunların olmazsa olmazı parmaksız deri eldiven ve amerikan ordu tipi güneş gözlükleri bir de intercom kulaklığı da olursa olmuşsunuz demektir. en azından dışardan bakınca.

Celalettin Cerrah'ın ensesine şaplak indirebilen hangi birim varsa onda. halk kahramanı olurdum o zaman kesin.

şaka bir yana, çevik kuvvet hariç diğer tümünden güzel insanlar çıkıyor. bi ısınamadık çeviklere.

genel olarak polisin tamamı, halka korku ve tedirginlik veren bir imaja sahip. ilk çıktığı zamanlar motorsikletli polisler sempatik tanıtılmıştı bayaa. hatta hepsi eğitimli polislerden seçilmişti falan ama sonradan onlar da genel polis profiline uyum sağladılar.

bu sebeple en sevilmeyen ve korku veren gruplar olduğunu tahmin ettiğim, çevik kuvvet ve trafik bölümünde olma da nerede olursan ol. en azından sadece polisler hakkındaki genel yargıya kurban gitmiş olursun. ekstra bir sevilmemezlik olmaz.

en zararsızı çocuk polisi olabilir

git genel müdürlükte herhangi bir dairede uzman ol.

inşaat emlak daire olabilir, yapım onarım olabilir, teknik şube müdürlüğü olabilir.
polislikle en ufak bir ilgin olmaz. ihale şartnamesi hazırlarsın, yapılan işlerde kontrolör olursun. üniforma giymezsin. memur memur gider gelir, akşam 5 te çıkarsın işinden. nöbet operasyon çatışma derdin olmaz.
hem de polisliğin verdiği bütün avantajlardan faydalanırsın işte. en basitinden radara girer ceza yemezsin, kimliğin cebinde silahın belinde olur. mis gibi.

AB kapsamında kurulmuş Toplum Destekli Polis var. İtibar bakımından hiçbir fikrim yok. Yalnız bir yerde birim üyelerinin üniversite mezunları arasından seçileceğini ve Avrupa'da eğitim göreceğini okumuştum. Oldukça barışçıl bir birim gibi duruyor:
www.toplumdesteklipolis.com (Aşırı kötü siteye örnek olabilir yalnız siteleri.)
www.asayis.pol.tr

Ha ben böyle vurmalı kırmalı istiyorum dersen, hiç uygun değil gibi.

babam da polis.yıllarca birçok birimde çalıştı.soruyu ona sormuşsun gibi cevaplıyorum.öncelikle branş işi kurayla oluyor.sana sorulmuyor yani.yeni mezun polis memurlarıın büyük bölümü istanbul a gidiyor diye biliyorum.bunların büyük kısmı da çevik kuvvete gidiyor.orada zaten birey olmuyorsun bir ekibin parçası oluyorsun,bireysel olarak öne çıkmak sevilmek zor.ayrıca memnuniyet kişiden kişiye değişir.hem polise hem de hizmet alana göre yani.bence senin ne yapmak istediğin daha önemli.ama illa gözönünde olayım,herkes beni sevsin diyorsan,mesleğinde yüksel müdür olmaya bak.benzer şekilde küçük yerleşim yerlerinde çalışırsan da herkes seni tanır,işlerin rahat görülür.ama kişisel tavsiyem koruma,özel tim,istihbarat vb işlerine girmemen.filmlerdeki gibi olmuyor.onun yerine asayiş,trafik gibi şubelerde çalışmak senin için daha iyi olabilir.bu bölümlerde daha küçük bir ekiple çalışırsın.ayrıca deniz polisliği de zevklidir.az önce amir ol dedim ama birçok bölümde belli başlı adamlar oluyor bunların rütbesi önemli değil kocaman şubeyi üç kişi yönetebiliyor.yani halkla ilişkilerin,iş bitirici olman da seni arkadaşlarının ve amirinin önünde yüceltir.
tavsiyelerim: üniversite bitirmeye bakman,kendini geliştirmeye çalışman ve mesleğinde yükselmeye çalışman olur.

vize nasıl alınır diye mi soruyorsunuz, ucuz uçak biletini mi, orada ne yapılırı mı?

biletinizi alırsınız (easyjet gayet uygun fiyatlarda), kalacak yer rezervasyonu yaparsınız internetten. makul bir süre önceden de vize için başvurursunuz gerekli belgeleri toplayarak (şişli'de bir yer vize işlerinin yapıldığı konsolosluk binası).
iyi yolculuklar..

"sothink dhtml menu" var. tam senlik.
tasarimi yapiyorsun, script'i generate ediyor. www.sothink.com

şu nasıl?
www.dynamicdrive.com

www.dynamicdrive.com
edit: roadrunner merlin önce davrandı
bu da olabilir
www.dynamicdrive.com

şahanesiniz.

tam istediğimi yapan şunu buldum aynı sitede: www.dynamicdrive.com

lord of war

Amerika dahilinde genel olarak kapitalizm eleştirisi yapan seri için

(bkz: zeitgeist the movie)

(bkz: why we fight) (belgesel olanı)
(bkz: who killed the electric car)
(bkz: full metal jacket)
(bkz: apocalypse now)
(bkz: network)

www.imdb.com

izlemi$sinizdir muhtemelen ama, ba$kanlik sistemini ele$tiri icin:
(bkz: wag the dog)

eger dizi olabilirse:
(bkz: oz) bu dizi fazlaca sistem ele$tirisi barindirir.

(bkz: wag the dog)

edit: karaktersiz girmis ama olsun 2 defa bkz verilir :P

(bkz: sir no sir)

(bkz: the life of david gale)

(bkz: kurtlar vadisi ırak)

italya'daki kişi ucuz bir hat alıp sizi arasın bence. Türkiye'de pek yok böyle şeyler.

www.nonoh.net 10€ ya bayaa konuşturuyor hem de ev telefonundan görüşüyorsun pc den değil. Haftada 200dk da bedava. Direkman türk telekom kullanarak telefondan ararsan dakikası 0.527 TL, uzun konuşacaksan kazık yaani...

sagolun varolun da pc disinda bir cozum istemis ve su yukarida saydigim seylerin maliyetini sormustum esasinda.

HesapliHATT'da İtalya dakikasi 0,189 TL/dk imis baktim da hic luzum yok ugrasmaya. 30 dk konussan 5 TL civari. endiseye mahal yokmus.

www.turktelekom.com.tr

karum'un arka dükkanlarında bir elbise modelinden sadece 1 tane yapan güzel yerler olduğu söyleniyor. şu ara mezuniyet kıyafeti tasası bol olduğu için muhabbet arasında birkaç kişiden aynı şeyi duydum. oralara bakabilirsiniz.

kızılay'da izmir caddesinden necatibey e giderken bi tane koton mağazası var,orada daha dün bi siyah,uzun,tek omuzlu bi elbise gördüm,hemi de 100 liraydı.bi bakın isterseniz.aynısından bi ara ankamall daki kotonda da görmüştüm.

terziye gidin?

bu elbiseye bayılmıştım. straplez, uzun, dökümlü
www.alcamsatcam.com

bu da olabilir (pek beğenmedim, yırtmaçlı gibi bi de )
urun.gittigidiyor.com


ayrıca karamell'in söylediği elbise kış sezonunun, istanbulda denemiştim. şimdi yok, ankarada varmış kısmet. ilk yazdığım linkteki elbiseyi andırıyor biraz. ama gerçekten güzel elbise, bayılmıştım.

ev tutsanıza? haftalık falan eşyalı kiralayan yerler var. pahalı oluyor ama günde 250 tl den ucuza gelir sanırsam.

öğretmen evleri; hem ucuz hem de aileye uygun

hostelworld'den bakmanızı öneririm. Özellikle turistik bölgelerde son derece uygun fiyatlı, temiz ve rahat oteller/hosteller var. Çoğunda iki kişilik banyolu odalar da mevcut. Genelde yabancılar kaldığı için bir sorun da yaşamazlar.

fenerbahçe dalyan klübün karşısında bir otel var, park otel galiba adı, bizim misafirler orada kalıyor. apart gibi kendi mutfağı filan da var. yazın dalyan kulübün havuzunu da kullanabiliyo kalanlar, fiyatlar da makuldu hep.

craigslististanbul'da sık sık böyle ilanlar oluyor ayrıca.

www.yesilkoypansiyon.com

94A önünden geçiyor.

Meydandan vasıtaya binileceğini düşünerek yazıyorum,
94,94A, 71T ve 72T haseki durağından geçer, yaklaşık 25-30 dk. sürer ..

İncirli'ye yakınsanız alternatif olarak metroyu da kullanabilirsiniz.

daha önce başımıza geldiği şekliyle hollanda,belçika,almanya gibi yerler için zorunlu değil

çıkmaz

ad soyad, seyahat tarihi yeter.

al tek tek. sonuçta ikinizinde ismi olucak biletlerde sorun değil, kredi kartı dolayısıyla diyorsan yine sorun olmaz...

fiyat farkı "promosyon" nedeniyle olabilir anca, aksi saçma çünkü.

1 tane kalmıştır muhtemelen o promosyon biletten.

orbitz.com'dan karsilastirdiniz mi? Genelde british airways cok ucuz olmuyor cunku.

ya british en ucuzu ordan da baktım da fiyatlar sürekli oynuyor. ucuz bilet bulabilecğim bi site veya firma bilen varsa yardımcı olursa sevinirim..

en eklenen vergiler falan da kafanızı karıştırmış olabilir, bilet ayrıntısına da bir bakın.

ve genelde british en ucuzu oluyor, çok da iyiler aynı zamanda..

sabah 228 dolardı şimdi 297 dolar oldu fiyat. bu kadar oynuyo mu fiyat peki

valla bir günde 200 dolar oynadığını bilirim ben of of.

birde tik atsanıza şu kareciklere ben seviyorum öyle, kırma beni yamyum kardeşim.

britsh airways şu sıralar en ucuzu. 605 dolar'a gidiş dönüş aldım ben 1 hafta önce (New York-istanbul) Acentaya gidin, orada 5-10 dolar öğrenci indirimi fln da yapıyorlar.

- taksiyle gidersiniz
- 05:30 havaş servisine binersiniz
- havalimanında uyursunuz (bayağı rahat)

siz karar verin artık

evinizde uyuyup 06:10'da 100. yıldan taksiye binip AŞTİ'ye gidip oradan 6:20 havaalanı otobüsüne binebilirsiniz.

web.ego.gov.tr

çok rahat yetişmek isterseniz 20 dakika geriye çekebilirsiniz yukarıdaki saatleri :)

online check in yapmıştık, biletin dönüş tarihini degistirince online check inizi iptal ediyorum. yeni biletten yaparsiniz dediler, girdik "elektronik bilet durumu online check-in işlemine uygun değildir." diyor artik. sabah 07:30'da da ucak var. 05:00 evden çıkış 05:30 otogardan havaşa biniş 06:00 -07:30 havaalanında mal mal bekleyiş artik.

gozlukten, ya da dovmen filan varsa ondan da olabilir.... bir de iyi kismindan bak, istesen de komando olamayacaksin

asker adayının psikolojik durumu ile ilgili bir konu o, senin durum arızalıymış, tabi ki değil, boy kilo oranından dolayı da yazılabiliyor o durum.

basit bir yanlışlık da olabilir elbette

boy kilo durumu ve görme bozuklukları nedeniyle a grubu arızalı derler, komando yapmazlar. (bildiğim kadarıyla en azından)

(bkz: #8629780) askerliğin çok:P

sen askeri mantıkta silahtan, tank'tan farklı bir şey olmadığın için, bildiğin mal muamelesi gördüğün için, "bunun görme sorunu var" gibi problemlerini "arızalı" diye tanımlarlar. nasıl ki bir silah arıza yapıyorsa, sen de arıza yapmışsın yani.

daha önce söylenildiği gibi senden komando yapmazlar. çok kafaya takılacak bir şey değil.

a grubu arızalı mı yazıyori b grubu mu? ben de gözlük sebebiyle a grubu arızalıydım diye hatırlıyorum. ama "aman yigidimiz arızalıymış" diye herhangi bi faydasını görmezsin söyleyeyim. tabi komando olayı dogru.

haritayı tam canlandıramadım gözümde şimdi, ama afyon-antalya üzerinden gitmek en mantıklısı sanki...

bu yaz kaş-istanbul yaptım. şöyle anlatayım.

ankara-polatlı-sivrihisar-afyon merkez-sandıklı-burdur merkez- bucak-korkuteli-elmalı-kaş

bu rota en ekonomik olanı. lakin hararet problemi olmayan bir araç ile gidin. elmalı kaş arası bir kaç tırmanma var. eğer ki dağ yolu görmek istenmiyorum derseniz. bucaktan antalyaya devam edin kemer finike sahil yolundan da gidebilirsiniz. sahil yolu daha güzel yeni bir yol. kaşa ilk kez gidiyorsanız, kekova tekne turu tavsiye edilir.

maps.google.com

ne yapın edin avlan gölü'nden mutlaka geçin. yorgunluk morgunluk kalmaz.

mercedes.infotech.com.tr

deniz olsun diyecegim ama o da unisex bir isim yine erkek oldugunu aciklamak zorunda kalacaksiniz büyük ihtimal.

kemalettin. al sana erkeksi bir isim.

Tuna iyidir

kerem. kıvırcık saçlı ise daha güzel gider ayrıca.

alper
yiğit

derya ile ilişkili olsun.
levent
yunus :)
ege gibi

ajlan :)
abi nasıl bi insan eğilimleri zevkleri nasıl madem isim değiştiriyo ona göre olsun. ömer?
anlam dersen

barış, özgür?
irfan?
erdem?

yabancı da olur dersen kesin maynard?
daryus?

öncelikle sonucu bildir!! duyuru ahalisi olarak çatlarız alimallah!!

çınar olur
emre olur
ege süper olur
attila olur
aman canım herkesin oğlum olsa kesin bunu koyardım dediği bir favori ismi vardır. onu koysun işte kendininki her neyse artık.

derya şahanedir, yapmayınız öyle bir hata.

derya'ya fonetik olarak yakın "hidayet" 'i önerdim :)

Simdi cocuga isim koyar gibi oldum ama sen cocuk degilsin.

Yani cocuga isim koyarsin, ki "adina benzesin" niyetiyle olur. Zaman icinde de benziyor nasil oluyorsa.

Sen yetiskin durumdayken ismini degistiriyorsun. O yuzden "Kesinlikle" karakterinle bir bag icermeli.

Bu yuzden bence once kendini anlatmalisin kisaca. Nasil birisin, ne yer ne icer, nasil davranislar gosterirsin, once bunu bilelim.

Mesela agirbasli mulayim bir adamsindir o zaman "Selim" ol derim. Yok ben kadinsi ozellikler gosteririm arada dersin "Derya kalsin" derim. Ne bileyim kasli-masli irice bir adamim ben dersin, o zaman "Tunç-Taygun" gibi bir sey ol derim.

Yani sozun ozu: Bircok seyde oldugu gibi isim kisiyi yansitmali, isim marka, soyisim model adidir.

tujuğ

çınar hoşuma gitti benim, derya ne diyecek bilmiyorum

üniversite mezunu görünümlü mülayim bir insandır. how i met your mother'daki ted'in sakin sessiz olanı, yani ted görünümlü marshall diyebiliriz. fotosunu gösterecektim ama facebook hesabını dondurmuş

doruk uyar mı?

taylan olsun. esmer ve yavşak ise istatistiklere katkısı olur. :P

isim değiştirilir mi yahu? bundan sonra yaşayacağı problemlerin yanında bu anlattıklarınız büyük bir problem değil bence. bi sürü derya var erkek.

unisex olarak: doğa
sadece erkek ismi olarak: alper

sevdiğim isimlerdir bunlar :) ama bence adını sevsin yahu. derya diye erkek de çok üstelik. hem mizacına da uygunmuş gibi.

favori : isik, plase : cinar

Evet cok sey istedigimi biliyorum ama bir kriter daha var, ki bu en onemlilerinden:

Soyadın!

Kesinlikle birlikte dusunulmeli bunlar, hatta ikisi yan yana gelince ince bir esprisi olursa tadindan yenmez, akilda kalir, unutamaz kimse seni...

Bu arada bizim ogrenci islerindeki hanimefendinin de ismi Cinar...

Iyi dusun derim.

murat
veya
atahan

derya gayet unisex bir isim. ilkokuldaki servis şoförümüzün adıydı aynı zamanda.
hiç kasmayın bence.

evet, derya gayet de hem erkek hem dişi adıdır.

tabi ki unisex bir isim erkek adamın erkek ismi olmalı bizce :)

koray olsun

hatta kokusundan bile anlayabilirsiniz.

Merhaba,

Domuz eti biraz daha koyu oluyor, dana eti daha açık oluyormuş. Öyle diyorlar google'da. Bana biraz garip geldi ama, bilemedim.
Kolay gelsin.

nesnel farkları bir kenara bırakıyorum, eğer hayatınızda domuz eti yemediyseniz çok çabuk farkedersiniz. belki yediğinizin domuz eti olduğunu anlamazsınız ama kokusu, tadı hemen bir garip gelir size. açıkçası öyle dana etiyle kolaylıkla karıştıracağınız bir et değildir, bunu kim uydurduysa desteksiz sallamış biraz.

böyle bir şeyin mümkün olabileceği pek aklıma yatmıyor açıkcası, buyrun gidin bir reale domuz etinin fiyatı ne kadar dana etinin fiyatı ne kadar, domuz eti türkiye'de dana etinde en aşşağı iki kat pahalıdır, bu tür şeyler haber bulamayınca haydi dur saçmalayım tadındaki haberlerdir. Türkiye'de domuz etini dana eti fiyatından satan varsa ben hemen alayım.

insanları gereksiz yere paniğe vermeden nerede okuduğunuzu söyler misiniz? lütfen linkini de verin.

geçen sene haberözel'di sanırım bir haber programında izledim. dağlarda yaban domuzu vuran köylüler bunları herşey dahil tatil köylerine satıyorlarmış. zaten iflasın eşiğinde zararda olan bu tatil köylerinde bu domuzları çok ucuza alıp sonra diğer etlerle karıştırıyorlarmış.

yani bu çok yaygın birşey değil. çünkü istanbulda vb herhangi bir yerde devamlı bu şekilde yaban domuzu bulup getirmeleri çok zor. domuz çiftliklerinin de sayısı belli. ordaki etler zaten ucuz değil. başka şekilde domuz eti bulmak mümkün mü bilemiyorum???

o programda anlatmışlardı uzmanlar biraz baharat karıştırılınca domuz eti başka etlerden ayırt edilmiyormuş. bu kötü bir haber. tadından anlaşılmıyor yani.

neresini yediğinize göre değişir. daha kokusunu aldığınız gibi de anlayabilirsiniz, 2 tabak yedikten sonra da anlamayabilirsiniz. geçen anneme yedirdim löpür löpür götürdü hepsini.

domuz eti bildigin kan kirmizi olur. belki bazen kahveye yakin. pisince mutfakta olmus kedi kizartiyorlar zannedersin (oha o ne lan!) soguyunca mis dana eti gibi yenmez. cekic falan gerekir dislere takviye icin. ki sicakken de farki yok tadi bok gibir. denk geldigimde, akli selim insanlar tarafindan neden tercih edildigi konusundaki suphelerimi "zevksizlik" cevabiyla tatmin ediyorum.

bacon guzeldir ama.

oncelikle hic yemedim domuz eti.... ama ingiltere'de gordugum kadariyla domuz eti pembemsidir, dana eti kirmizidir. domuz eti yaglidir, dana eti az yaglidir. domuz eti haramdir, dana eti degil. taze et olarak domuz etini dana etiyle pek karistirabilmen mumkun degil. ama sucuk, salam, sosis gibi islenmis etlerde ne yedigini anlamak imkansiz gibidir. o yuzden o tur seylerden, hele ki tanimadigin markalardan uzak dur.

zaman gazetesinin dünkü haberi bu, d. eti yazan ürünlerin domuz eti olduğunu, vatandaşın dana eti sanarak yediğini söylemişlerdi.

ömründe domuz eti görmemiş, pişerken yanında bulunmamış insanların yorumları cidden komik. Kesinlikle 386dx'e katılmakla birlikte, çiğ domuz etinin daha pembemsi bir renkte olduğunu söyleyebilirm.
not: çiğ et olacak, salam, sosis vb değil.

evet ilk farkını renginden anlayabilirsin. en azından teksas için böyle. domuz eti daha açık renktedir böyle pembeye yakın bir tonda.

şuraya giriyorsunuz:

www.avea.com.tr

ücretlendirme başlığında ülke bölgeleri var. ingiltere 1. bölgede.
ücretlendirme periyodu başlığında da diyor ki:

1. Bölge GSM 4,2
1. Bölge PSTN 15,7

yani cep telefonlarını ararsanız 4.2, sabit hatları ararsanız 15.7 saniyede bir kontör gidiyor.
yani ingiltere cebi aramanın dakikası yaklaşık 14 kontör.

vizenin üzerine pasaport numarası yazılır. O sebepten problem çıkar. En temizi yeniden doldurmak.

henüz vize almadım. vize almak için pasaportu göndermem gerekiyor. yeni pasaportu göndersem sorun çıkar mı? sonuçta pasaportta formlarda bnm üzerime. bunuda ek yazıyla bildirsek

hiçbir sorun çıkmaz. evrakları elbette baştan dolduracaksınız.
bazı ülkeler karakoldan aldığınız çalıntı ihbar tutanağını isteyebiliyorlar. muhakkak alın böyle bişey henüz almadıysanız.

benim staj yaptığım yerlerde referans kişinin işletme içinden biri olması çok önemliydi. staj yapacağın işletmedeki tanıdığın kişileri referans olarak vermen en mantıklısı bence.

aslen referansların cv'ye yazılmaması gerekir. mülakatta sorarlarsa iletirsiniz.

referans gereksiz diyenler olmuş ama sadece ve sadece referans bölümündeki işyeri içinden olan insanın kim olduğuna bakılarak staja alınanlar olduğunu biliyorum.

temmuz ayında uçak biletleri pahalı olur, ucuza bulmanız biraz zor.

dershane öğretmeni olduğum için yaz tatili dışında gitmem çok zor. sömestr aylarında da düşünebilirim tatili. benim merak ettiğim tur şirketi pasaport hadi onu da geçtim vize olayını ayarlıyor mu? yoksa bu gibi olaylar kişiye mi ait? kişiye ait ise pasaport vize olayının fiyatı nedir? çok soru var aslında sorulacak :) bu tarz bilgileri alabileceğim sağlam bir kaynak söyleseniz de olur.

işinize yarayabilir > www.otelturtatil.net

tur şirketi pasaportunuzu ayarlamaz. kendiniz gidip alacaksınız. maliyeti ise 200-300 lira arası diyelim bir senelik aldıgınızı düşünürsek. ikincisi de daha once yurt dısına cıkmamıssanız, ki oyle varsayıyorum pasaport olmadıgına göre, vizeyi de kendiniz almak zorundasınız cunku konsolosluklar ilk vizede birebir gorusme istiyorlar. bunun maliyeti de 50 euro falan olur muhtemelen.

www.ambankara.esteri.it
italya vizesi 163, schengen vizesi 130 tl imiş.
pasaportu en az 1 yıllık çıkarmanız lazım pasaport harcı 85(yanılmıyorsam), pasaport ücreti de 150ydi.
tur şirketi uçak biletini ayarlayabilir, ondan emin değilim. ama bakmak isterseniz: skyscanner.net (ucuz biletleri falan gösteriyor)(aktarmalı uçuşlar ayreten bir vize isteyen ülkeye yapılacaksa kafa karıştırıcı olabilir)

anlatabildiğim kadarıyla yapılacaklar listesi :

- öncelikle emniyet'in web sitesine girip pasaport randevusu alıyorsunuz.(hızlı olması açısından) ya da sabahtan emniyete gidip sıraya giriyorsunuz.

- 4 adet fotoğraf,kimlik fotokopisi ve orada dolduracağınız formla ertesi gün 1 yıllık pasaportunuzu alıyorsunuz.(90 tl defter ücreti + 163 tl 1 yıllık pasaport ücreti)

- sonra uygun gördüğünüz bi firmaya gidip pasaportunuzu ve 155 tl başvuru ücretini veriyorsunuz. (elçiliğin sitesinde istenilen belgelerle birlikte)

- italya büyükelçiliği başvuruları artık aracı kurum vasıtasıyla kabul ettiği için, tur şirketiniz sizin yerinize belgelerinizi oraya götürüyor. (italya ile sık çalışan , hatta italyan bi firma bulabilirseniz vize işleriniz çok daha rahat olur)

- ilk vizeniz olduğu için sizi mülakata çağıracaklardır. mülakata gidip,vize isteme sebebinizi ve planınızı belgeleyip güzelce anlatacaksınız.

- vizeyi aldıktan sonra hiç zaman kaybetmeden vize ve otel rezervasyonlarınızı tamamlayıp tatil gününüzün gelmesini bekleyeceksiniz...

iyi tatiller :)

vizenizin yanina +1 transit basilirsa girersiniz, egitim icin olduguna gore d tipi vize alacaksiniz ve cogunlukla aktarmali ucus falan icin dedigim transiti de vereceklerdir muhtemelen. emin olmak icin vize gorusmesinde bunu dile getirirsiniz.

eğitim amaçlı çek cumhuriyeti'ne gidiyorsanız elbette oradan alacaksınız. almanya'dan almanız kesinlikle söz konusu değil.
vizeyi alırken ilk girişi almanya'dan yapacağınızı söyleyin ki yanına bir de transit eklesinler ya da "D+C" tipi vize versinler.

"+1 transit" şeklindeki vizeyi ise benim bildiğim bir tek fransa basıyor, başka yerde görmedim.

D tipi vize verecekler size schengen yerine geçmiyor bu. sadece alınan ülkeye girilebiliyor diye biliyorum ben.

cıktılarını alman yeter..
2sinin d sitesinde muhtemelen print secenegi d vardır zaten..
vizede ve giriste herhangi bir sorun da cıkmaz..

happykiller-beynelmilel

hostelbookers'in yolladığı onay e-postasının çıktısını almışidim, kabul edmişidilerdi.

çıktısını alacaksınız ikisinin de.

kesinlikle sennheiser hd 202.
aynı segmentteki muadillerinden ucuz, fiyatına göre en iyi sesi veren, izolasyonu da ofis ortamı için son derece başarılı bir ürün. bir tek büyük kafalarda bazen biraz rahatsız durabilme sorunu var ama senin öyle bir derdin olmaz (ki benim bile olmuyor).
kablo sarılma aparatı da var.

dışarıdaki sesi kesmek istiyorsanız kulağı tamamen saran bilgisayar kulaklıklarından almanız lazım. gerçi onlar da çok fazla kesmezler sesi ama yolladığınız linktekinden daha iyidir. bunun gibi bir şey:
www.hepsiburada.com
veya kanal içi kulaklıklar var. şimdi denedim de her ikisini. onlar daha iyi kesiyorlar sesi. ama onların fiyatı da biraz pahalı diğerine göre. onlar da şöyleler:
www.hepsiburada.com

"Yurtdışındaki bir Turkcell abonesini ararsa;

Yurtdışını arayan kişi, Turkcell'in yurtiçi ücret tarifesi ile ücretlendirilir. Aranan kişi ise, Turkcell Dünya Tarifesi’ne göre ücretlendirilir."

www.turkcell.com.tr

turkcell ile arayamazsin. o ordan kart alsin ya da pakistanli heriflerin klubesine girsin, sudan ucuz.

barcelona'dayken bu pakistanli klubelerinden 2.5€ ya anam, babam, koydeki dedem, arkadaslar (cep telefonlari dahil) 3-4'er dakika konusuyordum. (toplami 2.5€ +-)

orada 3 kuruşa bir lebara hattı alsın kendine, sizi sudan ucuza arayabilir o zaman.

aynısı yaptım, gerekmiyor..

transit geçilen ülkelerde genelde gerekmiyor. çünkü ülkeye giriş yapmıyorsunuz hava tarafında kalıyorsunuz genelde. ama 6 saatten fazla bekleyecekseniz ve size o şehirde bir otel ayarlanmışsa 1 günlük vize gerekir. bunu da havayolu karşılar genelde. arap yarımadası uçuşlarında böyle olabiliyor. yemen için başıma gelmişti.

Bazı ülkeler havalimanından çıkmayacak olsanız bile havalimanı transit vizesi almanızı istiyor. İngiltere de bunlardan biri. Ancak bazı istisnaları var. Örneğin sizin durumunuzdaki gibi İngiltere'den ABD'ye geçmek için gerekmiyor.
Resmi bilgiyi şurada bulabilirsiniz: www.ukvisas.gov.uk

tercümana sadece bir kopyasının ücretini ödersiniz tabi ki.
ayrıca esas parayı tercüman değil noter alacak, haberiniz olsun. tercüme bürolarının birlikte çalıştığı noterler vardır genellikle.
beşiktaş'ta barbaros bulvarı boyunca bir sürü tercüme bürosu var.

ney vizesidir bu?

turist vizesi icin olacak. gidilecek ulkede denklik vs icin degil.

yok yani hangi ülke? ingiltere ise gerekmiyor çünkü tüm o belgelerin çevirisi.

evet istanbulda creative ile ilgilenen firmayla mahkemelik olmak üzereyiz zaten. bozuk olduğu kesin olan muvo ya ikidir sağlam raporu veriyorlar.

arkadaki reset şeysini denediniz mi?

selamlar ikinci el ve temiz bir motor almaya dikkat etmeli bence :) birinci eli euro bazında oldukça pahalı ve satarken de değerinin oldukça düşmesinden dolayı. sizin yerinizde olsam istinye de bmw ya bir uğrar sorardım, üşenip sıkılmadan anlatıyorlar herşeyi. test sürüşü imkanınız da olurdu o zaman.

size fazla gelir. daha küçük bişeyler bakın.

büyük motorların çoğunda bilgisayara bağlanabilme ve servis kodları vs vs böyle şeyler var.bence alacağınız motoru bir ustaya götürüp pc ye bağlattırın öyleki motor kaç kere hata vermiş ne hataları vermiş yana yatmışmı düşmüşmü kalkmışmı hepsini gösteriyolar.

büyük gelmek ne demek? motorun büyük gelmesi?

eğer ilk motorunuz ise 600cc civarı bir aletle başlamanız daha uygun olabilir demek.

birde bmw motorlar periyodik bakımda servislerde 1.5 milyardan aşağı çıkmıyo diye bişeyler duymuştum.gayette mantıklı geldi.

ilk motorum değil, aletin teknik özelliklerini yeterince biliyorum, teşekkür ederim. "yeni motor alacağım ne almalıyım" şeklinde değil de "ikinci elini alırken nelere dikkat etmeliyim, kronik arızaları var mı?" şeklinde bir tavsiyeye ihtiyacım var.
periyodik bakımlarının pahalı olduğunu ve borusan'ın çok ilgisiz olduğunu da duydum. bunlar beni tereddüte düşürmüyor değil aslında.
teşekkür ederim.

İtalya gezimi aradan çıkardıktan sonra benim de yazın otobüsle veya trenle makedonya gezisi yapma planım var. Bu yüzden konsolosluğa gidip bilgi almıştım. Gezilcek yerleri tanıtan cd, harita falan verdiler iyi oldu. Bu yüzden öncelikle taksimde bulunan konsolosluğuna bir gidip detaylıca konuş. Vize sorusuna gelince transit vize alman gerekiyor. yanlış hatırlamıyorsam bu sana 30 saat o ülkede bulunma hakkı da veriyor.

transit vizeler 5 güne kadar geçiş hakkı tanıyor. tabi gene trenle dönecekseniz vizeyi çift girişli almanız gerek.
trenler nereden geçiyor ona bir bakıp ona göre alın isterseniz.

en iyisi trenle. die bahn web sitesi merak ettigin her seyi sana soyleyecek: www.db.de arabayla gitmek istersen de yaklasik 6-7 saatlik bir yolculuk yapman gerekecek.
bundan baska ucakla da gitmek mumkun olabilir -ne kadar kisa sureye ihtiyacin olduguna bagli olarak. koln-bonn havalimani ile berlin tegel arasinda cok sik ucus var ve bilet fiyatlari da vakitli davranirsan trenle ayni duzeyde. german wings, air berlin, tui fly gibi web sitelerine ya da dogrudan koln-bonn havalimani web sitesine bak derim.

sanırım germanwings en uygunu oluyor. iki kişi yaklaşık 50 euroya gidilebiliyor kölnden berlin e. teşekkürler...

Almanya'da tren hatları genelde kuzey-güney doğrultusunda inşa edilmiş durumda. Köln-Berlin arası trenler de Hannover veya Frankfurt üzerinden geçiyor ve normalde alacağından biraz daha fazla vakit alıyor. Buna rağmen Almanya'da trenler gayet hızlı.

Köln-Berlin arası ICE ile 4-4.5 saat sürmekte. Erken alırsanız ve şanslıysanız 30 euro civarına bilet bulabilirsiniz. Havaalanına gitmesi gelmesi de fazladan vakit ve para, bunu unutmayın. Tren her açıdan daha avantajlı olabilir.

Diger bir secenek mitfahrgelegenheit. Fiyat arabadaki yolcu sayisina göre degisir, yine de DB`den ucuzdur (bahncard yoksa).

www.mitfahrgelegenheit.de

www.mitfahrgelegenheit.de derim ben de. tren hem pahali olabiliyor hem de sikici. arabayla hem ucuza, yaklasik ayni surede gidiliyor hem de muhabbet oluyor guzel insanina gore...

sanki buralarda aradığınızı bulabilecekmişsiniz gibi geldi;

ec.europa.eu

aşağıdaki işlemleri yapmanı zyurtdoşına çıkış prosedürü için gereklidir:

1-petinize mikroçip taktırmalısınız. bu enseden deri altına uygulanan bir id sistemidir. kedinize herhangi bir "kesik" atılmadan anlaşmalı kurumlar tarafından yapılan kansız bir işlemdir.

2-aşı karnesi olduğundan emin olun.
3-yolculuk tarihinden 4 ay önce kuduz aşısı yaptırmalısınız.
4-yolculuk tarihinden 15 gün önce parazit ilacı yaptırmalısınız.
5-kuduz aşısından en az 1 ay sonra kuduz titre testi yaptırmalısınız.
6-yolculuk tarihinden 48 saat önce A ve B belgelerinizi alın:

A belgesi: bağlı olduğunuz belediyenin veteriner işleri müdürlüğünden "menşei belgesi"

bunun için kedinizin karnesini götürüyorsunuz. kedinizi götürmenize gerek yok.

B belgesi: hayvan sağlığı şube müdürlüğünden "uluslararası sağlık sertifikası"

bunun için aşı karneniz , karnenin bir fotokopisi ve kedinizi götürmeniz gerekli.

ab ülkelerine pet sokabilmek için bunlar mutlaka gerekli. bu işlemlerden herhangi birini eksik yaptırırsanız kesinlikle hayvanı gümrükten sokmanız mümkün değil.

yani yurtdışından bir kedi almak daha akıllıca.

www.zoll.de

aracı kiralamada kullandıgınız kredi kartınızı iptal ettirin. ondan çekerler.

yaw o kartta ek kart iptal olayı zor da ceza gelirse ordan direk mi alırlar yoksa bana mı yollamaya çalışırlar

iptal ettirmek yerine bir süre için yurtdışı kullanıma kapattırmak daha makul olabilir

ceza üstüne şirketin koyacağı yüklü miktarda masrafla beraber gelir.

kredi kartından kurtulmak iyi bir seçenek olabilir. ek kart da olsa "kaybettim" deyip yensini isteyin bence.

vatsim vs sanirim. kolay gelsin, ben beceremedim, anlasamadik atc'lerle.

1. kule içinde farklı birimler var ama hepsiyle ayrı ayrı mı bağlantıya geçiliyor kesin bilgim yok... Sanırım durum öyle değil de, senin belirttiğin gibi farklı yerlerdeki radar/telsiz görevlileri...

2. her şekilde ingilizce konuşuluyor... eminim ondan...

alakali olarak su film izlenebilir.
www.imdb.com

1. kulede yalnızca yerdeki ve yaklaşan/kalkan uçakları idare eden kontrolörler takılıyor. onun dışındaki kontrolörler yalnızca önlerindeki ekranlara ve radar görüntülerine baktıkları, çoğu zaman havalimanının yakınında dahi olmayan karanlık odalarada yaşamakta.
evet ayrı birimler var bunların hepsi için.

2. teoride tüm konuşmalar ingilizce yapılır. ancak zaman zaman yarı türkçe/ingilizce konuşulduğu da oluyor.

Net olarak $u $ekilde gercekle$ir durum;

Vatsim yahut ivao farketmeksizin gate de bulunan bir ucak icin siralama $u $ekildedir;

delivery + ground + tower + approuch + center

Delivery hemen hemen hic acilmaz ama aciksa Gate de bulunan bir ucak clearns almak icin once delivery ile temasa gecer. Delivery den clearsn aldiktan sonra gorunda baglanir ve pushback+motor cali$tirma+taxi izni alir. Oradan itibaren groundun gorevi biter ve sizi tower a yonlendirir. Tower sizden pistba$i bekleme noktasina(hold pointe) kadar sorumludur. Siz airborne izni alir almaz approuch a baglanirsiniz ve o da size kimi vektorler verir ta ki center sinirlarina kadar. Center sinirlarina girdiginiz anda center la temasa gecersiniz ve bu temas center sinirlarindan cikip bir ba$ka center sinirina girene kadar ya da ayni center sinirlari dahilinde ineceginiz bir havalimaninin approunch unun sinirlarina girene kadar devam eder. Ardindan ils establih konumuna kadar approuch ile temastasinizdir. İls establish ardindan tower ile irtibata gecilir ve ini$ izni alinir. ini$ gercekle$tikten sonra tower sizi grounda yonlendirir ve gate e kadar taxi suresince ground kontrolundesinizdir. En son olarak ise yine delivery ve motor kapatma izni.

Genelde delivery olmaz, bu yuzden ba$langic groundla olur.

Herhangi bir hava sahasinda konu$malar ingilizce olmalidir ama Turkiye sinirlari dahilinde pilotlar hangi dili(turkce yahut ingilizce) tercih ediyorlarsa kuleler kendisine uyarlar.

(bkz: cryptload)

sağolasın. indirdim kurdum ama modemi resetlemiyor, bklme süresini bekliyor bu? modemin airties olmasının bi etkisi var mıdır buna?

orada modem için bir recorder vardı ama biraz zor olabilir, onu çalıştırıp sonra internet explorerdan modemin sayfasına gidip ordan modeme reset atacaksın ve o arada program onu kaydediyor ve daha sonra aynısını tekrar edebiliyor (tabi hazır şablonları olan modemler var ama airties için ben görememiştim).

flashgot neyine yetmiyor ki? o da yapıyor aynı işi?

Flashgot'u download accelerator sanıyordum, haliyle rapid bunlara izin vermediğiden kullanamam sanıyordum. firefox eklentisi olan flashgot ise defalarca kurmama rağmen çalışmadı bende.

pasaportlar degisecek yakinda. gerci yilan hikayesine dondu ama en azindan abd -yanlis hatirlamiyorsam- 2010'dan itibaren yeni nesil guvenlik onlemlerini icermeyen (iata standartlarina uymayan) pasaportlari kabul etmeyecek. dolayisiyla bu tarihten once yeni türk pasaportları tedavule cikmali.

gerci yenileme islemi eski pasaportun gecerlilik suresi ile nasil bir baglantida olacak bilmiyorum ama bu arada uzatmayip yenilerini beklemek mantikli olur.

toplamda 5 yılı geçemiyor. yani sen şimdi gidip 3 yıl daha ekletirsin en fazla.

çipli pasaportlara geçince elimizdeki 10 yıllık amerika vizeleri ne olacak acaba. Bilen var mı.

vizeye birşey olmaz. yeni pasaportu kullanırsınız, eski pasaportunuzun boş sayfaları iptal edilir ve bu pasaport yenisine zımbalanır, ek yapılır, vs. (sanırım)

ekletme diye bir şey yok.

1 nisan 2009da iki yıllık pasaportunu uzattığında 31 mart 2011e kadar uzar.
2 nisan 2009da gidip üç yıllık daha uzatıcam dersen 1 nisan 2012ye uzar, ekleme yapılmaz.

@plainwalker: ekleme yapılıyor. daha birkaç hafta önce uzattım bizzat bu şekilde.
o günün tarihinden 5 yıl sonrasına kadar uzatılabiliyor en fazla bir tek o var.

Konserve tondan mi bahsediyorsun?

Yoksa cig ton baligi alip tavada falan cok guzel pisirilebilir.

konservesi değil tazesi bulunursa her türlü pişirilir bence. buğlama, ızgara, tavada vs gibi. ama genelde konserveleri görüyoruz vardır bir nedeni mutlaka. somon tavsiye ederim illa pişirmek için balık isteniyorsa.

pizzayı bilmiyorum da makarnada iğrenç oluyo, en iyisi salatayla yemek.(eğer bahsettiğiniz konserve ton balığı ise)

evet konserveden bahsediyorum. tavada cevirsek onu da? soslu moslu bisey yapilmaz mi. boyle hic guzel degil ya.
somon da guzel evet tesekkurler.

tuna recipes diye google'da aratsanız çıkacak bişeyler. ha gayret.

turkce arattim ama ilgimi dogru duzgun bi tarife rastlamadim, belki burdan bi fikir cikar diye seyapiyodum, tesekkur ederim bi de ingilizcelerine bakayim

ton balıklı börek, lazanya gayet güzel gider.
konserveyi tavada pişirmek? ziyan olur bence.
tazesine rastlamadım (istanbul), bilen/gören varsa lokasyon gösterirse çok makbule geçer.

konserve ton balığı zaten pişmiş bir şey olduğundan tekrar tekrar pişmesine gerek kalmaz. hali hazırda pişmiş olduğu için de yapılabilecek şeyler çok azalır.

makarna (ve türevleri), salata, pizza, sandviç

ha bir de konserve mısırla konserve ton balığını karıştırıp yemek de mümkün. özellikle mutfak olmayan ofislerde süper olur.

üsküdar daki balıkçılardan almıştım bir kere, dilimleyerek satıyorlar. yanlış hatırlamıyorsam eylül-ekim di. balıkçı teflon tavada yağsız pişirin demişti. tadi tuzu yok bir şeye benzememişti.

portekizde haşlanmış patates, haşlanmış yumurta, ton balığı, haşlanmış (taze fasülyeye benzer) bişiyle hepsini doğrayıp harmanlayıp yemek diye veriyorlar. üstüne de süs olsun diye siyah zeytin konması farzmış

ekmek arasına mısır salatalık turşusu ton balığı marul ve hardal hiç bi sıcak yemek vermez o tadı.

benim şöyle bir tarifim var ama beğenirmisiniz bilemem. ton balığına basıyorum ketçap, mayonezi, bir güzel karıştırıyorum bulamaç gibi oluyor. içine de basıyorum karabiberi. koy ekmek arasına. mis gibi oluyor. bence tabi.

ton baliginin üstüne yumurta kiranlari biliyorum. kendim hic denemedim ama, nasil olur bilmiyorum.

elinizde rondo gibi doğrayıcı bir gereç varsa ton balığını garnitür ve çekirdekleri alınmış/kabuğu soyulmuş domates ile karıştırarak nutella gibi kaşıkla yenebilen bir karışım elde etmeniz mümkün.

güveci yapılır.

ton baligina biraz mesafeyle yaklasiyorum zaten, soguk tuketmek iyice zor geliyor, tavsiye edilen sicak seyleri bi denicem. cok sagolun tum oneriler icin.

peki alttaki kapak üzerine üstteki kapağı koyunca nasıl bir hijyen olacak? bence güzel bir şey stiyorsun ama mümkün değil, portatif oturak gibi birşey arasan daha kolay olur bence.

@edip
o tasarımla halledilebilecek bir sorun sanırım.

belki olabilir ama yerden yüksekliği artar gibi geldi :P bak meraklandım ben de bakayım değişik türleri vardır kesin.

üsttekine oturup işemeye başladığınızda alttakine sıçrar yalnız.

Oturaklar döner şekilde olabilir... Hem böyle üçlü-beşli bile olabilir. Turnike gibi, diyeyim... Aslında çizsem daha iyi de şimdi vakit yok...
Elbet açıkta kalan oturak(lar) kötü görüntü oluşturur ama iş görür.

satis.praktiker.com.tr

bu tip kapaklarda üstte olan genelde çocuklar için oluyor ama incelemek lazım, belki daha genişi bulunabilir ya da bir yetişkin için yeterli ergonomiye sahip olabilir..

bu konudan çok çekmiş bir insan olarak, nanoteknolojili, ışıkla kendi kendini temizleyen antibakteriyel klozet kapakları üretmeyi düşünüyorum. sermayen varsa, ortak olabiliriz.

(bkz: hijyen manyağının hayatta kalma rehberi)

bunun naylonlusu var. klozet kapağının etrafından geçiyor. bir kolu var. çekince temizi geliyor.

bu kadar da saçmalamayın artık. klozet kapağından mikrop bulaşması yüzünden hastalık kapan bir kişi bile yok literatürde.

hocam 4 tane uzunca tuvalet kağıdını koy klozet kapağının üzerine. Kapak üzerinde açıkta yer kalmayacak şekilde yerleştir.. İşini bitirdikten sonra da atıver çöpe. Temiz ve ucuz çözüm.

@386 dx
Mikrop kapıp ölme korkusu değil de iğrenmeden dolayı bu durum. Öğrenci yurda opsiyonsuz alafranga tuvalet koyanlar utansın diyorum buradan.

ilk iki sayfayı numarasız bıraktınız. imleci ikinci sayfanın en altına getirdiniz ve "section break -> next page" dediniz. sonra 3 ve dördü güzel güzel numaraladınız ve 4'ün sonuna gelip yine aynı şeyi yaptınız. akabinde de geri kalanları numaraladınız. olmadı mı?

section break koyarak yapacaksın işte.
gönder anlat nasıl istiyorsun, ben yapayım.

@dehri ilk islemi yapinca 3 ve 4 guzel guzel numaralanmiyor ki. en bastan itibaren koyuyor numaralari. different first page seciyorum, baslangic numarasini da giriyorum ama bu sefer de sadece 3. sayfayi numaraliyor 4 bos.

@386dx sagol ama ben ogrenmek istiyorum bunu her seferinde size gonderemem ki. section break koyunca bir bos sayfa ekliyor oncelikle. neyse o problem degil de section break koyunca her sectionu ayri ayri numaralamiyor word. komple numaraliyor. ya da 1. section la 3.yu ayni numaraliyor falan acayip sacma sapan isler yapiyor. different first page secili olsa da yapmiyor. temel bir seyi yanlis yapiyorum sanirim.

çıkmaz. zaten vizene falan da kimse bakmıyor.

eger ogrenci vizesi ile avusturya'ya giriyorsan avusturya'ya geldiginde oturma iznine basvurman lazim, eger 6 aylik erasmus programi ile geliyorsan o zaman oturma izni almana gerek yok ancak bu durumda ogrenci vizenin schengen giris cikisli olmasi lazim.

uçakla gitmeyeceksen zaten kontrol filan yapılmıyor. geçip gidiyorsun. arabayla, otobüsle ya da trenle.

peki sonra türkiyeye girerken oradan (avusturya) ya da buradan (türkiye) sormazlar mı bana "sen avusturya'ya (da) vize almışsın ama ne fransa'dan çıkmışsın ne de avusturya'ya girmişsin" diye? ya da orada pasaportu ya da vizeyi uzatmam icab ettiğinde?[avusturya'ya master yapmak için gitmeye uğraşıyorum, oturma izniyle ilgili belgeleri okulun kabul kağıdı ile yollayacaklarmış, doldurup vize başvurusu ile birlikte verekmişim]

fransaya girdikten sonra hic bir problem olmaz. ogrenci vizsei tarihinden once de girebilirsin. ikisi de schengen alanina dahil. ucakla da gitsen kontrol falan yok. rahat ol. ayrica sana kimse hem vize almissin hem niye ordan girdin burdan ciktin diye hesap soramaz. senin elinge fransaya giris icin gecerli vize varsa schengen kurallari geregi butun schengen ulkelerinde at kosturabilirsin. turk pasaport polisi onlari avusturya fransa diye ayiramaz. schengene girersin schengenden cikarsin. hangi ulkeden girip ciktigin onemli degil. rahat ol.

Hangi ülkeden girip çıktığınız tabii ki önemli.
Schengen kuralları gereği vizeyi asıl ziyaret edeceğiniz ülkeden almak durumundasınız. Normalde girişte size bunu kanıtlayan belgelerinizi göstermenizi isteyebilirler. Özellikle Hollanda ve Almanya gibi ülkeler bu işi çok sıkı tutuyor. Öyle kafanıza göre Fransa vizesiyle direkt Amsterdam'a gezmeye gidemiyorsunuz.

Şimdi gelelim sizin durumunuza..
Ziyaretçi değilsiniz; dolayısıyla prosedür daha farklı. Avusturya size ya D tipi ya da oturma izni formatında bir vize verecek. D tipi olursa bu yalnızca Avusturya için geçerli olur, başka ülkelere gidemezsiniz. Fransa için ayrıca vize almanız gerekir. Oturma izni formatında (pembeli mavili) olursa istediğiniz ülkeye kafanıza göre girip çıkabilirsiniz.

Fransa'dan Avusturya'ya geçişinizde ise hiçbir sorun olmaz. Zaten Schengen ülkeleri arası (kara-hava-deniz her türlü) sınır geçişlerinde rutin pasaport kontrolü yok. Dolayısıyla kimse de size "Neden fransa'dan çıkış damgan yok?" diye sormayacaktır. Sorarlarsa da anlatırsınız "sınır kontrolü yok ki damga olsun" diye.

ya gittigidiyor e-bay sanırım aynı mantı üzerinden işliyor zaten aynı kuruluş olması lazım. adam o ara teklifleri yapmıştır fakat üst limit şu kadar yazısını gördükten sonra senin üst teklifinden fazla bir teklif yapmıştır ki bu belirttiğin senin tabirinle hıyarzan büyük ihtimal manipülasyon yapmıştır. kendi kendi ürününe teklif veriyordur büyük ihtimal amerikalıların bonkörlüğü diye birşey yok demek ki senin 20 $ etmez dediğin şey için hıyarzan daha fazla bir değer biçiyor =)

amerikan ebayde boyle seyler olacagini sanmiyorum

son saniyede teklif veren cingozlere ebay sniper deniyor. urunu kafasinda belirledigi en dusuk teklife alabilmek icin son saniyede fiyat biciyor. bunlardan kurtulmak icin; 25 ya da 25.5 dolar degil de meselea 25.12 ya da 26.74 gibi kusuratli rakamlar vermek gerekiyor.

elishafanz 3 yıldır gittigidiyorda bişeler alıp satıyorum ust limiti satıcıda dahil kimse goremez teklifi verenden baska. maniplasyonunda kendince bi raconu var. yaptıgımdan biliyorum:) benimki farklı bi durum tamam tahmin edilebilir belki ust limit ama ben zaten comert davranmısım fzlasıyla son sn de bu adam bunu alıpta kar etmdiki belki baska bi urunde daha iyi fiytada kapatabilirdi. hem sıfır işlemli bi adam ne kadar sniper olabilir yirtik foto

elishafanz aklıma glen sey su. acaba satıcı o fiyata satmak istemediği için kolpa bi hesapla girip teklif vererek daha sonra sansını tekrar deneme uzere malın elden çıkmsını engellemişmi olmaya calısıyor. yani bu bir değil 2 değil sayısını ben unuttum kac kere oldu

teklif verenin yildizi hic yoksa, ve ayni satici ile ayni problemleri defalarca yasadiysaniz, hemencecik ebay staff'a sikayet edin, manipulasyon var diye. bunun disinda bir saticinin birden fazla accountu olmasi legal bir durum.

fakat gitttigidiyor'a nazaran ebay'in kurallari daha siki. ebay'de bir urun'e teklif yapildi ve kazanildi ise o urunun alinmasi lazim yoksa account sahiplerine yaptirim uygulaniyor.

simdi sizin check edebileceginiz tek sey, durmadan sizi alt eden elemanin urunleri gercekten satin alip almadagi. bunun icin elemanin ismine tiklayin, satin aldigi itemlari inceleyin...

dün gece yaptığım şey..

ebay'de genelde son 5 saniye içinde telif veren biri olarak gayat normal diyorum.

adam belki 26 dan yüksek teklif yapmıştır ama birden fazla olduysa şikayet edin. bir de son saniye teklifi yapan siteler var, kazandığınız ürün başına para ödüyorsunuz filan...

satıcı eleman o fiyata satmak istememiş, o fiyata satacağıma satmam daha iyi demiş, fake hesapla girip sallıyorum 50 dolar teklif vermiştir. maksat satmamak. başka bişey gelmiyor aklıma.

gayet basit. ben dahil pek çok kişi açık arttırmayı kızıştırmamak için son dakikada teklif veriyor. arttırma kapandıktan sonra bids'e girerek kim ne dakikada ne kadarlık teklif vermiş görebilirsiniz.

zapake senin dediğin olabilir büyük ihtimal aynı tarz satıcılara denk geliyorsun :B o da senin şansın sanırım ben de üst limitle bişey almayı hiç sevmiyorum son saniye vererek alsaydın keşke =)

e bay de son saniye teklifi veren siteler var.bağlantın yavaş falan ise adamlar senin yerine son saniyede herşeyi alabiliyorlar..komisyon ile çalışıyorlar sanırım..öyle bir ayak olmasın ..?

Kendi taktiğimi anlatayım:
Gmail'e girip Yukarıdaki ayarlar/settings kısmına girerek pop/imap tabına geçiniz. Buradan POP'u ve imap'ı etkinleştirip, bu sayfayı kapatmadan bilgisayarınızdan Outlook Express ya da Microsoft Outlook programını açınız. Outlookta araçlar-hesaplar-hesap oluştur-posta seçeneklerini takip ederek Gmail hesabınızı outlook'a tanıtınız. Bu tanıtma işlemi, kullandığınız outlook versiyonuna bağlı olarak Gmail'in kendi sayfasında "yapılandırma talimatları" altında mevcuttur. Outlook için Gmail hesabınızı yapılandırdıktan sonra bunu yedeklemek için birçok seçeneğiniz mevcut. Gmail çökse dahi zaten tüm e-postaları bilgisayarınıza indirebileceğiniz için herhangi bir sıkıntı olmayacaktır ama illa yedekleyeceğim diyorsanız "outlook için yedekleme" şeklinde yaptığınız bir google araması sonucunda birçok küçük ücretsiz programcıklar bulabilirsiniz.

Şayet "öyle bir anlatmışsın ki konuyla ilgili bildiklerimi de unuttum" derseniz, bu akşam saat 22'den sonra evde olacağım, online olarak beraberce bu ayarları yapabilriiz.

settings > forwarding and pop/imap

buradan "Enable POP for all mail (even mail that's already been downloaded)" seçeneğini seçiyorsun. daha sonra mail programın için gmail ayarlarını yapıyorsun. maillerin şıkır şıkır bilgisayarına inmeye başlıyor.

pop3 üzerinden bir günde indirebileceğin veri miktarının bir limiti olması lazım ama.

azar azar gelir diye bir tahmin yürütüyorum şu anda.

Cevaplar için çok teşekkürler. Ben soruyu eksik sorduğumu farkettim. Zaten problemim de bu. Outlook'u sevmediğim (nefret ettiğim diyelim) için gmail kullanıyorum ve Outlook'a bulaşmadan yapabileceğim var mi acaba, google'ı karıştırıp ben bulamamıştım.

Tekrar teşekkürler.

gmailinizi -eğer değilse- dil ayarlarından ingilizceye getirin (gerekirse sonra tekrar dönersiniz) ve ayarlardan labs sekmesine gelin. offline gmail seçeneği var oralarda. tıklayın, takip edin. bütün mail ve eklentileriniz makinenize inecek. masaüstü ikonuna tıklayarak her daim çalışacak gmail arşiviniz hazır.

yahoo vs başka bir hesap alın. settings->fowarding and pop/imap üzerinden gelen her mesajın bir kopyasını da buraya göndertin.

Outlook'tan başka e-mail client'ları da var. Mesela mozilla thunderbird.

Bi kaç tane daha ekleyeyim thunderbird'e ek olarak. Windows live mail veya windows mail kullanabilirsiniz.

Ek olarak; bu işi yapan bir adet firefox eklentisi de var. Şurda kendisi:
addons.mozilla.org

Önce Google Gears kurulur, ardından Gmail içerisindeki Ayarlar kısmından Labs'e gelerek en üstteki Offline isimli Google eklentisi aktif hale getirilir, tüm mailların bilgisayara indirilmesi beklenir..

@dehri ve @underdose'un önerileri sorunumu çözdü. kendilerine ve hepinize teşekkür ederim.

(bkz: gmail backup)

böyle bi alet var güzel çalışıyor...

en basiti kimse yokmuş gibi davranın zaten bir süre sonra sahneye alışıyorsunuz ve keyif alıyorsunuz ,ha birde kalp atışlarınızı normale indirin öyle çıkın.

ben misal öyle bi durumda inadına herkesin gözünün içine bakıyorum. başta biraz zorlanırsın ama biraz sıkarsan alışırsın, karşındakiler de o özgüveni farkeder, daha rahat olursun.

heyecanı atmak işin başı. topluluk karşısına çıkmanın gayet normal olduğunu düşündüğünüzde bence epey yol kat edilmiş oluyor.
zaten üç beş dakika sonra her şey sıradanlaşıyor. sunumunuza odaklanıyorsunuz.
bir de nefes çalışması iyi olur. insan heyecanlandığında nefes almayı unutuyor (ben kendimden biliyom :))

- konusma yapacagın konu hakkında, önceden bir kagıda kücük ve kısa notlar alıp sıkıstıgın yerlerde burdan yardım alabilirsin. hem anlattıgının konunun dagılmaması, hemde insanların seni anlaması bakımından büyük ölcüde yardımcı olacaktır. önemli olan konusmak degil, kafandakileri insanlara anlatabilmektedir.

- yukarda bahsettigim tabi konusmaya ilgili, bu heyecanını yenemesen bile, konusma sırasında adrenalini kontrol altına almak icin, altını cizerek konusma yapmadan önce sakin davramanı ve bir bardak su icmeni tavsiye ederim...

- konusma sırasında kesinlikle insanlarla özellikle ön tarafa oturan ki, bu kisiler o toplumun önde gelen kisileridir, göz teması kurma. ses tonunu ne cok alcak, nede cok yüksek bir seviyede olsun..

- anlattıgın konu hakkında, kısa ve oz ornekler verebilirsin. ( insanların dikkatini ceker )

- konusurken, el, yüz, gibi mimik ve jeslterle konusmanı tavsiye ederim.

- konusma yapacagın yere cıkmadan önce rahat kıyafetler giymen avantajın olucaktır...

kolay gelsin :)

sesinizi iyi ayarlamayı unutmayın. en yakınınızdakinin kulagını delmeyecek ama en uzaktakinin de rahatça duyacagı bir tonda konusun. kendinizce onemli saydıgınız cümlelerde sesinizi " burası onemli bakın" dercesine yukseltın.

nefes kontrolu ile heyecanınızı yenebilirsiniz. çıkmadan once derın derın nefes alın. ilk basta bir heyecanla el titremesi, bas donmesi olabilir. nefesiniz sizin vitesiniz olsun.

birde eger yapabiliyorsanız kursuye cıkıp orda bekleyın. yanı atıyorum sınıfta hoca bugun sunum kım yapacaktı dedıgınızde salına salına sınıfta yurumektense en on sırada falan oturun oradan yonelın kursuye.

ben de okulda sık sık sunum yapmak zorunda kalan bir öğrenciyim. harika bir taktikle bu konuda geliştirmiştim kendimi. şimdi sunum yapacağın salona boşken git. bağıra bağıra olmasa da insan varmışçasına tüm konunu anlat. yarıda kesme. hatta bir kaç iyi arkadaşınla git. onları oturttur karşına onlara anlat. utanmazsın onların önünde.

çok işine yarayacak.

ben tek kisinin onunde bile dogru durust konusamam, ama bir keresinde okulda bir kapali spor salonu dolusu (evet, yani birkac bin) kisinin onunde konusmak zorunda kalip, akabinde diyeceklerimin yarisini unutmak suretiyle sicip, rektor danismanina donup "ne dedim be ya?" diyerek unutulmaz bir topluluk onunde konusma denemesi yasamistim. lakin benim bu cuvallamamin akabinde salonda acayip bir alkis koptu ve sorumlusu oldugum ogrenci standi rekor sayida ziyaretci cekti. bu deneyim sonucu buyuk olcude yendim topluluk onunde konusma korkumu. hala konusamiyorum, o ayri :)

ya da coupling'deki jeff gibi yapip sizi dinleyen herkesin ic camasirlariyla oldugunu hayal edebilirsiniz, ama jeff'in dustugu hataya dusmeyin, karsinizda ayna olmadigina dikkat edin :)

üstüne gideceksin, başka yolu yok.

tiyatrocu birkaç tanıdık bul, boş sahneye çık ve bağır :) işe yarıyor.

bi arkadaşına, tayfana, evde ailene vb. yap aynı konuşmayı önce. deneme yap, prova yap. zamanla ihtiyacın da kalmaz bence.

herşeyde olduğu gibi o konuşmanın da bir sonu olduğunu ve az sonra isteseniz de istemeseniz de sahneden ineceğinizi aklınıza getirin. o vakit heyecanlanmayı bi kenara bırakıp, indiğinizde tüh be şundan bahsetmeyi unuttum dememek için konuya odaklanıyorsunuz. benim yöntemim budur.

kimse seni dinlemiyormuş gibi düşün(önünde kimse yokmuş değil varmış da dinlemiyormuş)

Bunun cözümü yok, ciddi söylüyorum. 40 yildir sahneye cikiyorum, her cikisimda heyecanlaniyorum, ehehe bunu da hep söylemek istemisimdir.
Ama cidden bir cözümü yok, heyecan oluyor, derin nefes öneririm sadece.

konuşma yapmadan 45 dakika once yarım "xanax" içmek de çok iyi gelir böyle durumlarda..

psikyatri doçenti bir hocam yarım dideral önermişti, sunum değil ama benzer kaygılı bir durumda ben denemiştim işe yaramıştı. Ama tabi hekim bir tanıdığınız varsa ona danışmadan kullanmayın bu ilacı.

prova

bir tiyatro provasi yapar gibi yapin.once konusacaklarinizi ezberleyip,nasil bir tonaj uygulamasi yapacaginizi aklinizda netlestirdikten sonra,oda icerisinde volta atip konusma seklinizi belirleyin.sonra gecin aynanin karsisina ve nefesinizi ayarlayip konusmanizi kendinizi izleyerek yapin.nefes alirken gogsunuzun degil,karninizin sistigini gozlemleyin,diyaframdan nefes almak cok onemli.
sahnede elinizde kagit yoksa ellerinizi ucgen biciminde birlestirebilir,sallanmadan 2 adimlik bir alanda yuruyebilirsiniz.direkt olarak goz temasi yerine insanlarin bas hizalarinda bosluga bakin.

basarilar

bir gün ölüp yokolacağını, adını bile kimsenin hatırlamayacağını, konuşmanın falan bunun yanında hiçbir önemi olmadığını düşün. heyecan meyecan kalmıyor.

* Konuşmanızın ilk cümlesini ezberleyin.
* Konuşmanın 10 dk'yı geçmeyeceğini varsayıyorum, yani geri kalan konuşmayı birkaç not kartına sığdırabilirsiniz.
* İki seçenek var, biri insanların hiçbirinin gözlerine bakmadan tam arkalarındaki duvarı hedef alıp oraya konuşmak / ya da en önde kendinize samimi bir arkadaşınızı belleyin, konuşmanızı onun gözünün içine bakarak yapın sadece arada bir arkadaki duvara bakarsınız
* Eğer konu uygunsa bir ufak anektod anlatın, insanların rahatlaması sizi de rahatlatır.
* Kolay gelsin

Konuşurken ellerini ne yapacağına önceden karar ver. Kürsü yoksa çok sıkıntı verir, fazlalıkmış gibi gelir. Cebine sok mesela ellerini.

sizin o iş zor kardeşim, arabayla bodrum turu öneririm en temizi

öncelikle nürnberg'den başlayacaksanız oradaki auschwitz mahkemelerini müzelerini gezmenizi öneririm. kocaman bir hayvanat bahçesi var orada bir de ne kadar ilginizi çeker bilemem. rota biraz ters olabilir belki ama münih ve berlini görmenizi kesinlikle tavsiye ederim.

daha turistik bir tur düşünüyorsanız hollandaya geçebilir amsterdam, brüksel, paris'i 2-3 günde gezebilirsiniz. fransa ve italya'da otobanlar paralı. bu yol uzun olmakla birlikte; paristen çıkıp italya sınırına gidene kadar nice, cannes, monaco oraları da görme imkanınız olur. italyaya ise genova'dan girip ya venedik e doğru ya da pisa'ya doğru yol alabilirsiniz.

baya uzun bir plan oldu, 1 haftaya sığmaz pek ama iyi eğlenceler :)

bana kalırsa araba kiralamak hiç mantıklı değil; trenle ve toplu taşımayla gezin, çok daha ucuza getirirsiniz.

nürnberg'de 's baggers diye çok ilginç bir restoran var, gidin oraya. www.hurriyet.com.tr

milano'yu kesinlikle atlayın, gidip de beğenen tek kişi tanımıyorum. roma çok güzel ama yolunuza çok ters. zaten bir haftada romalara falan gidemezsiniz, direkt unutun. her yerde 2-3 saat kalıp haldır huldur gezmenin hiçbir anlamı yok.

ben size şu rotalardan birini öneririm:
nürnberg-pilsen-prag-çesky krumlov-münih-stuttgart (1013km)
nürnberg-münih-avusturya alpleri-zürih-strazburg-stuttgart (859km)
nürnberg-pilsen-prag-dresden-berlin-hannover-frankfurt-stuttgart (1492km)

Office of Alcoholism and Substance Abuse Services
Amerika'daki karşılığı budur. Araştırma ve tedavi kısmı "services" olarak özetlenmiş.

"alcohol and drug addiction research and rehabilititation center" olabilir gibi geldi bana.

neronas hay agzini opeyim. cok karizmatikmis.

sopiro ve light beam siz de sag olun canlar.

google translate der ki:
Alcohol and Substance Abuse Research and Treatment Center

tamamen doğru bir çeviri.

neronas'ın dediği doğru değil. Nasıl ki milletvekili'ni çevirirken senator demiyorsak bir kurumun adını da aslına uygun çevirmek lazımdır.

oasas bu kurumun birleşik devletler'deki karşılığıdır. ama sizin çalıştığınız kurum değildir. o yüzden siz "Alcohol and Substance Addiction/Abuse Research and Treatment Center" şeklinde çevirmelisiniz.

mesela bizdeki TBMM'nin birleşik devletler'deki karşılığı "United States House of Representatives" dir. ama biz TBMM'yi böyle çeviremeyiz. "Grand National Assembly of Turkey" diye çeviririz.

Şuradan buyrun: www.thetrainline.com

"western union para gönder-al." ulaşır.

cevap : western-union

detay da verelim. google'dan western - union yazınız. çıkan sonuçlardan birini seçiniz. örneğin bazı bankaların ve ptt'nin anlaşmalı olduğu bir organizasyondur bu. göndereceğiniz miktara göre komisyon alırlar.
size 10 haneli bir rakam verirler. siz de parayı istediğiniz yere gönderdikten sonra ilgili kişiye 10 haneli rakamı bildirirsiniz. parayı çekecek kişi kendi kimliğini ve 10 haneli rakamı bildirir. isminizi de belirtmesi iyi olur.

uzun uzun anlattığıma bakmayın 10 dakikalık iştir. anında hesaba geçer.

İmkanınız varsa Paypal daha uygun (ve ucuz).

paypalle yollanan paranın ulaşması bir kaç günü buluyor diye biliyordum ben, yanlış mı biliyorum ?

hsbc de oluyordu sanırım.

bsplayer ile izle, ctrl+ (sağ/sol) yön tuşlarını kullan

filmlerin bölündüğü yerler farklı,hepsi 3'er CD.sorun senkrondan öte altyazı farkı. misal bahsi gecen versiyonda ilk cd 50 dk.da biterken benim indirdiğim 57 dk sürüyor gibi.

Subtitle Workshop adında bir program var. Bunu bulun böylece altyazıların zamanlamalarını yapabilirsiniz.

Kurduktan sonra frame i seçin(yanda olucak hemen) daha sonra konuşmanın başlaması gerektiği yerde durdurun ve altyazının görünme süresine göre zamanlamayı düzenleyin. Bunun için Edit->timings->set delay

opensubtitles'a bakın. birinden biri mutlaka uyacaktır.

Bastırmayın, bilgisayardan okuyun bence.
Yazık kağıda.
Hem ne güzel aratabiliyorsunuz edebiliyorsunuz.

ebooklar renkli mi siyah beyaz mi?
kac tane ebook bastiracaksiniz?

matbaalar halleder o işleri. yaşadığınız yerde sorun soruşturun matbaa var mı yok mu. fiyatlar hakkında yorum yapamam maalesef..

e-book diye arattır sözlükte. orada bir arkadaş kendi yöntemini anlatmıştı. lazer yazıcı, tel sprial felan gibi. maliyeti sanıyorum 5-8 arası bir şey veya biraz daha fazla diye yazmıştı.
sölük için: (bkz: e-book)

kendi haline bıraksın, oluruna bıraksın.

ülkemizde cinsel ihtiyaçlarını başka erkek ya da çocuklarla gideren çok fazla erkek var. her ne kadar toplumda genel olarak muhafazakar, pala bıyıklı, kıllı... kişiler tam bir erkek olarak görülse de işin iç yüzü çok farklı olabiliyor. belli bir yaşı geçmiş, evli, boyundan büyük çocuğu olan insanlar gizli saklı bir şekilde yapıyorlar bunları. nadir görülen bir durum değil bu aslında. mıknatısın birbirini çektiği gibi buluyorlar birbirlerini. yani duruma şaşırmamanız gerekiyor.

2. bi ihtimalde malum porno olayını aratınca çok fazşa eşcinsel içerikli siteler çıkıyor. belki de normal porno aratırken bu sitelerin pop up ları açılmış ve oralara tıklamış olabilir merakından.

emrag, benimde aklıma aynı düşünce geldi fakat; girilen tüm siteler eşcinsel siteleriymiş ve özellikle uzakdoğu eşcinsel siteleriymiş. işin garip tarafı babası son 1 yıl boyunca yurtdışında uzakdoğulularla aynı kampta çalışmış.

yoldaki isaretler'in de dediği gibi kalkıpta babasıyla bu konuyu konuşmaya kalkmasın ya da aile içindeki başka bireylerle. bir sıkıntı bir huzursuzluk yaratabilir. oluruna bırakmak yapılabilecek en iyi şey gibi görünüyor.

olur da babasıyla konuşmayı düşünürse, aklına takmışsa bu konuyu, konuşmadan önce profesyonel yardım alması uygun olur. şimdi babanın kişiliğini bilmiyoruz, arkadaşının kişiliğini bilmiyoruz tahmin üzerinden tavsiyelerde bulunmayalım.

ayşe arman ın bugünkü köşesini okuyunuz öncelikle.
ayrıca evet dışarıdan şunu yap bunu yap demesi kolaydır. yaşayan bilir konu ne olursa olsun.
ama babasının ölmesi temennisi biraz acımasızca değil mi? bence psikiyatrdan yardım almalılar. bunu tek başlarına atlatamayacaklar gibi görünüyor. uzman bir destek alıp bunun üstesinden gelmeliler. sonuçta gay olduğunun farkında olan-olmayan binlerce erkek, zorla kadınlarla evlendirilip mutsuz oluyor. baba gay olarak hissediyorsa suçu ne yani?

söylediğim gibi; aile zaten babanın yanlışlarından bıkmış durumda. 30 yıllık evlilik ve 3 yetişkin çocuklu bir aile; bizim babamız eşcinsel diyip bir uzman yardımıyla bunu aşabileceklerini pek sanmıyorum. mutlaka dağılan parçalanan bişey olacaktır. edindiğim izlenim arkadaşım dışındaki aile bireylerinin haberdar olması dahi, aileyi yerle bir edebilir.

aileden birilerine ya da aileden birilerinin kulağına getirme ihtimali olan tanıdıklara açmasın bu konuyu sakın. ne kadar çok kişi öğrenirse olayı kontrol altında tutmak o kadar zor olur. çok büyük felaketlere yol açabilir. yaş olarak da ergenliği geçmiş birisidir diye tahmin ediyorum. şu aşamada abileri ya da kendisi için değil de kız kardeşi böyle bir şeyi duyarsa onun için büyük sorun olabilir. profesyonel destek alıcaksa bunu aileden kimseye söylememeli ve özellikle kız kardeşini düşünürekten hareket etmeli. acele etmesin kesinlikle.

internet filtresi kursun o tür siteleri engelleyen. baba bi dahaki sefere girmeye çalışınca , birilerinin durumun farkında olduğunu anlar en azından.

kesin emin mi? aileden başka birisi de olabilir.

Oluyor böyle şeyler, insanlar bu tarz şeyleri seçemediklerinden genelde utana sıkıla çevrelerinden gizliyorlar, veya biseksüel olup sadece heteroseksüel yönlerini gösteriyorlar topluma. Babasını dayısıyla basan insanlar tanıyorum...
Arkadaşın da şok geçiriyor heralde, yoksa babası ölsün zart zurt.. öeh. Söyle babasının ölmesini istemeyi bir yana bırakıp bir psikoloğa danışsın. Zira kandi psikolojisi de pek iç açıcı görünmüyor.

herkes eşcinsel düşmanıymış ya hu. bırakın ne istiyorsa yapsın adam. gizli tutsun yeter. kimseye düşmez bir başka bireyin cinsel tercihi. hiç utanmadan sıkılmadan adamın ölümünü dilediğini de yazabilmişsiniz. yazıklar olsun. türk toplumunda zorlama evlilikler son derece fazla. buna rağmen 3 çocuk büyütmüş, bunca sene ev geçindirmiş adam. nasılı da ona kalsın.

(bkz: death at a funeral)

Çocuklar büyümüş artık, adamcağızın biraz da kendi hayatını yaşamaya hakkı var, gerçekten olduğu şeyi belki.

Gizli tutmak biraz mantıklı geliyor; öte yandan annenin de bu yalandan kurtulup artık kendi hayatını yaşama hakkı olduğunu düşünüyorum. Çocuklar için yapabilecek bir şey yok; zira biri eşcinsel olsaydı eminim ailesinin onu olduğu gibi kabullenmesini, zorla evlendirmemesini isterdi.

Zor durum. Çocuğun bu yaşta öğrenmesi de zor, babanın bu kadar zaman rol yapmak zorunda kalması da. Belki de bu yaşa geldiğinde kabullenmesi, belki hâlâ kabullenemiyor olması kendini...

(bkz: üç aynalı kırk oda) - (bkz: gece elbisesi)

Siz ne yapın edin, arkadaşınızın içindeki nefreti bastırın.

ulan bırakın yapsın diye bir seçenek olabilir mi???

adam 1 yıldır uzakdoğulularla yurtdışında çalışıyor. bu çocuğun annesinin de belli ihtiyaçları var. adam orada kimbilir ne bok yiyor ve eve gelince annesiyle birlikte olabilir??? hiç olmadı çok saçma bir şekilde tükürükle bile geçebiliyor aids ve bir çok hastalık(diş çürüğü vs) yapmayın arkadaşlar.

bilgisayara filtre koysun üst tarafta bir arkadaşın dediği gibi babası hissetsin durumu ama bir şey de diyemesin. bu sırada annesiyle olan ilişkilerini güçlendirmeye baksın sessiz bir tepki olarak. illaki bir yerde patlar bu durum. ülkede gay olup gizlemek için evlenen çok erkek olduğunu okumuştum bi gazetede

bir insan eşcinselse, ya da biseksüelse yapılacak bir şey yok gibi geliyor. arkadaşın kendi yerine koysun babasını. eşcinsel olsaydı ve babası bunu öğrendiğinde kendisini öldürseydi, dövseydi, evden kovsaydı hoş olur muydu?

bence babası ile konuşabilir. ama çok sakin ve anlayışlı davranması şartıyla. kaldı ki, adamın kesin olarak gidip birileri ile yattığını bilmiyoruz. belki de bastırdığı duygularını yalnızca internette tatmin ediyor.

bence annenin bilmeye hakkı var. ama çocuğundan değil de, kocasından öğrenmeli bu durumu diye düşünüyorum.

bir insanın eşcinsel olması dünyanın sonu değil. bu insan babanız bile olsa...

Adam eşcinselse kendisini ilgilendirir. Bu arkadaşınız hangi yüzle, hangi hakla babası dahi olsa başkasının hayatına bu kadar burnunu sokabiliyor, böyle abuk subuk şeyler düşünebiliyor ben anlamadım.

Adamın cinsel tercihleri nasıl ki kendisini ilgilendiriyorsa annesiyle aralarındaki ilişki de aynı şekilde annesi ve kendisini ilgilendirir.

Hele aids maids ne alaka hiç anlamadım. Eşcinsel ilişkide bu risk var da heteroseksüel ilişkide yok mu yani?

şimdi elbette olayın ayrıntılarını bilmiyoruz, ancak yazılanları okudum da anne-baba arasında yıllardır cinsellik yokmuş. büyük ihtimalle annenin haberi olabilir. belki biliyordur, belki tahmin ediyordur, belki biliyor da bilmezden geliyordur. kaç tane çocuk okutup yetiştirmeye çalışan bir insan sonuçta. bilmem kaç sene sonra bu adamdan maddi-manevi sebeplerden dolayı ayrılmayı gözüne kestirememiş olabilir.

arkadaşın bu ihtimali düşünerek hareket etsin. elbette ki hoş birşey değil ama üniversiteye hazırlanan kız kardeşini düşünsün. hiç olmazsa kızcağız üniversiteye girene kadar beklesin.

homofobik olma meselesine gelince. babanın eşcinsel olması mı yoksa yalan söylemesi mi rahatsız etmiş acaba.

bana şöyle geldi okuyunca. şerefsiz adam yüzünden senelerdir çekmediğimiz kalmadı, üstüne bir de eşcinselmiş, çeksin gitsin de kurtulalım gibi bir psikoloji içinde sanırım.

çok komplike bir durum, duygusal ve ani hareketlerde bulunmasın lütfen.

efendim insanlar farklı bir arayışta da olabilir. yani bildiğimiz cinsellikten sıkılmış oyle şeyleri de görmek istemiş olabilir.bu çeşit davranışlar tamamiyle normaldir.ancak 1 ay gibi bi süreyle izlesin arkadaşınız babasını eğer devam ediyorsa şüpelenebilir. zira çok sağlıklı erkeklerin değişiklik olsun diye gayporn fisting gibi acayiplikleri izlediğini biliyorum

teşekkürler fikirleriniz için. arkadaşıma tümünü kendi düşüncelerimmiş gibi ilettim. kendisi bilgisayarına filtre kurmuş ve susmaktan başka hiçbişey yapmayacağını söylüyor.

Tartıştıklarınıza gelince. Sorun; babasının cinsel yatkınlığı değil, bu yatkınlığın ailede ve çevrenin aileye vereceği tepkilerin doğuracağı sonuçlarla ilgili.

Arkadaşım son görüşmemizde olayın farklı yönlerini de anlattı. Ve 10 yıl öncesinden başladı.

Babası 7-8 yıl önce (yurtdışı işlerinden önce) köylerinde çiftçilikle uğraşıyormuş. ve işi olsa da olmasa da yağmurda olsa kıyametde kopsa hergün köye gidip geliyormuş. Annesi babasının, köye bir kadın için gittiğini düşünürmüş ve cinsel hayatlarının sıfır olmasından çocuklarının önünde yakınırmış. Şimdi arkadaşım kendine sormadan edemiyor. Babam 7-8 yıl yada daha fazla süre cinsel ihtiyaçlarını nasıl giderdi? Köye gerçekten bir kadın için mi gidip geliyordu? Yoksa köye gidip gelmesinin sebebi şimdi açığa çıkan bu eşcinsel yatkınlığına cevap veren bir kişimiydi? Eğer bu tür bir yatkınlıksa babası bunu ne kadar gizleyebildi? Eğer babası bunu gizleyemediyse bu durum kimler tarafından biliniyor?? vb...

Ayrıca; olaya çok fazla olumsuz tarafından bakmayıp daha iyimser yönüylede bakmayı deniyor. Birkaç hafta önce babasının normal bilindik porno sitelere girdiğini de farketmiş. Ayrıca babası son birkaç yıldır yurtdışı işlerine gitmeden önce; ailenin ekonomik durumu hiç elvermemesine ve kendisinin bilgisayarlarla bir işi olmamasına rağmen ısrarla 2 milyar değerinde laptop almak istemiş. bu durum babasının durumunun sadece film izlemekle alakalı olma ihtimalini güçlendiriyor.

Ama özellikle son çalıştığı işyerinde uzakdoğulularla çalışmış olması (nepal ve vietnam) ve işten istifa edip geldikten sonra uzakdoğu yayınlı eşcinsel sitelere girmesi; arkadaşımın gözünde en azından son 1 yıl için pek iyimser bir tablo göstermiyor.

Olayın özeti bu; arkadaşımın kaygısı; babasının bu durumu ister film izlemek ister cinsel aktivite ne olursa olsun sadece kimse tarafından bilinmemesi. Babası her ne yapıyorsa yapsın bunun sadece babasında kalmasıyla ilgili.

saat kaçta?,
kabataş tramvay z.burnu metro.

Metrobüs çalışma saatleri; zincirlikuyu kalkış saatini esas alman gerek.
www.iett.gov.tr
Şirinevler metrobüs durağından metroya havaalanı aktaması yapıyorsun. Metro zaten havaalanının içine giriyor(son durak olarak)
www.istanbulmetrosu.com
Yani bütün olayın zincirlikuyuya ulaşmak.

saat 8 de orda olmam lazım. taksim den 96t de mantıklı gibi geliyor şimdi bakrım ona.

beşiktaş için en hızlısı taksim den havaş servisidir.yanılmıyorsam ücreti 10 ytl ve 6 dan itibaren her yarım saatte kalkıyor

En hızlı tabii ki Havaş ile gidersiniz.

Alternatif İETT'nin taksimden kalkan ekspres otobüsü
ya da
tramvay - yusufpaşa (zeytinburnu değil hayır) - metro - havalimanı